Orhan ARSLAN /Eğitimci -Yazar

Tarih: 09.03.2023 09:59

ŞEHRİMİZİN BEKLENTİLERİ

Facebook Twitter Linked-in

Yapılacak genel seçimler öncesi, Şehrimizi bekleyen sıkıntılara; nasıl çözümler üretileceği, merak konusudur. Bunun başında doğal olarak, göç sorunu ve işsizlik, başı çekmektedir.

Şehrimiz, son açıklanan verilere göre; istenilen yerde değildir. Özlenen, Beklentiler gerçekleşmedi. ÖSYM Başarıları, Eğitimin durumu, Üniversite değerlendirmeleri, Ekonomik gelişmeler, işsizlik oranı, nüfus azalması, bunların delilidir. Üniversite yetkililerinin açıklamalarına göre; seviye istenilen düzeyde değildir. Hedef olarak; daha üst sıralara yükselmek olarak, ifade edilmektedir.  
Bazı alanlarda elde edilen başarılar, kıpırdanma hareketi olarak, kabul edilebilir. Hedef daha  ileri atılımı  gerçekleştirmektir.
Yapılan bazı çalışmalar; ileriye doğru hamle yapmaya yöneliktir. Umarım, bu hamleler sonuç verir. İkinci Üniversitenin hareketleri ilgi ile izlenmektedir.

Geniş ve sayısal olarak çok fazla bir imkana sahip olan KYK yurtları depremzedeler  için, bulunmaz bir fırsat olmuştur.
Yeni açılan organize sanayi bölgesi, rağbet görmüştür. TSO' nun dikkatini çektiği, teşvik alan iller sıralamasında; ilimizin ön sıralarda yer alması çalışmaları, dikkat çekicidir. TOKİ, daha ucuz ve daha kaliteli evler inşa ederek, şehrin cazibesini artırabilir.  Devlet kaynaklı Sanayii yatırımları için, bulunmaz bir yerdir.

Şehrimizdeki esnafın durumu bellidir… 

Devlet eli olmadan, bu şehirde istenilen başarı; kesinlikle elde edilemez…
Şehrin merkezini cazip hale, getirmeliyiz…
Senelerden beri, takip edilen politikalar neticesinde; Şehrimiz giderek küçülmüş, göç etmeye muhtaç hale getirilmiştir. Her zaman geçmişin politikalarından ve sanayii yatırımlarının; Ülkemizin en verimli topraklarına yapılmasından şikayetçi olanlar politikacılardır.
Bugün Çukurova'yı, Marmara Bölgesini, hemen kısadan Deniz elimizin altında; diyerek çeşitli sanayii yatırımlarını yapan kişilerin, bütün Zararlı atığını kısadan ve ucuz şekilde; Denize dökmesinden şikayetçi olan da yine politikacılardır. O verimli toprakların fabrikalar sayesinde; zehirli atıklara terk eden de politikacılardır, yöneticilerdir. O Atıkların durmadan zehir akıtmasına seyirci kalan da yönetici veya denetleyici konumundaki insanlardır. Bu adamlara yol açan da onlardır. İzmir yaşadığı koku nedeni ile bunu her ana yaşamaktadır.

Fabrikaların hep belirli bölgelere yapılmasına karşılık; süren göçün engellenemediğinden, şikayetçi olanlar; yine politikacılardır. Büyük şehirlerde; gereksiz göçler yüzünden çarpık şehirleşmenin getirdiği sorunlar yumağından şikayetçi olanlar, yine politikacılardır. Sağlıksız yapılanmanın çeşitli şekillerde; Devlete açtığı zararlardan şikayetçi olanlar yine politikacılardır.  Düzenli şehirleşme olmayınca, kentsel dönüşüm şart diyen, bu uğurda çalışanlar, çözüm üretmeye kafa yoranlar da kendileridir. Oysa o şehirler gece kondu olarak yapılandığı zaman kimler oralara göz yumdu? Hangi birini sayayım.

Denilecektir ki; Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu´ya daha fazla teşvik vererek; oraları öncelikli kalkındırmaya aldık. Doğrudur. Ancak, orada henüz çözülememiş bir terör sorunu olduğunu ve orada yapılan yatırımları olumsuz etkilediğini söyleyenler de politikacılardır. Böyle daha ciddi yatırımlar yapılırken doğal olarak emniyet göz önünde bulundurulmalıdır. Sosyal hayat, standartları, gelişmiş şehirlere göre bir hayli geridedir. Yaşam alanları, insanları cezp edecek kadar, güçlü değildir.

Öyle ise;

Bana göre; bu şehirde yaşayanların, bir nevi bazı imtiyazlara sahip olmaları gerekir. Örneğin az vergi vermek, gibi. Az enerji parası, az su parası… Kısacası Devlete ait imkanlardan daha ucuz istifade edilme şansı tanınmalıdır. Özel Hasta Hanelerde dahil, daha az katkı payı sunulması, gerçeği de göz önünde bulundurulabilir. Devlet Hasta Hane açısından bu açığı kapatabilir.
Kısacası, bu şehirde yaşayan insanlar Devlet tarafından; yaşam şartları ve kalitesi, iş ve aş açısından ödüllendirilmelidir. Bize benzeyen tüm Anadolu şehirleri bu kategoride ele alınabilir. Bu şehirlere yapacağımız harcamalar, yatırımlar; Büyük şehirlerde yoğun nüfusa sahip olan bölgelere yapılan harcamalar açısından devede kulak kalır. Göçü önlemek istiyor isek; Devlet tüm imkanları ile Anadolu Şehirlerinin yanında olmalıdır… Bugün Deprem gerçeği ters göç olayını tetiklemiştir. Bunu Devleti yönetenler değerlendirmelidirler.

Büyük şehirler için, devletin geleceği ve ileri de yapacağı çok büyük harcamaların da önüne geçilmiş olur. 
Hatta,  Anadolu şehirlerinde; uygulanacak olan asgari ücret bile Devlet desteği ile, daha yukarılara çekilmelidir. Kısacası bu şehirlerde yaşayan insanların gelirleri, daha yüksek tutulabilir. Hayat şartları da daha ucuz hale getirilebilir. İşte o zaman insanlar kendi doğdukları topraklara  geri  dönerler.
ANADOLU'YU sevmek budur… Gerisi? Hikaye.

Genel seçimler; bu dertlerin tekrar dile getirilmesi açısından önemlidir. Beklenen ise; sıralanan bu sıkıntıların giderilmesi için harekete geçilmesidir. Atılım yapılmasıdır.
Daha yüksek sesler ile, sorunların ortaya konmasıdır. Sonuçta, bir seçim süreci yaşayacağız. Bu sorunları dile getirmek şimdi değil ise; ne zaman konuşulacak? 
10 MART itibari ile seçim süreci başlayacaktır. Şehrin meselelerini bu günlerde sürekli canlı ve diri tutmak gerekir.

Deprem gerçeği Ülkemizin vaz geçilmez bir parçasıdır. Devlet yatırımları ile anacak O bölge ayağa kalkar. Devletin bunu yapacak gücü vardır. Buna yönelik çalışmalarda Sivas üzerine düşen görevi yapmalıdır. Oradaki çalışma alanları şehrimizin hem akıl gücü il, hem iş imkanı anlamında,  hem insan gücü ile yer aldığı yerler olmalıdır.

Devlet yatırımlarından olan Hızlı Tren gerçeğinin bir an önce faaliyete geçmesini bekliyoruz. Bu şehre ayrı bir hareketlilik getirecektir.

Deprem Bölgesi için Sivas Tek Yürek kampanyası düzenlenmişti. Bir hayli yardım toplandı. Şimdi ise, Sivas İlbeyliler Derneği bölgede bir  konteyner yaşam   alanı oluşturmuştur. Yardım konusunda emeği geçen herkesten ALLAH razı olsun...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —